7.
Normal zamanında yapılan ekimlerde kanola gür geliştiği için içerisinde yabancı ot barındırmaz (Resim: 1). Tarlada yabancı ot olarak hardal varsa kanola ekilmez. Çünkü ikisi de aynı familyadan olduğundan mücadelesi zordur ve daha sonra hasat edilecek kanola ürününe karışarak kaliteyi bozar. Ayrıca kanola bitkileri Nisan ayına kadar olan gelişme döneminde toprakta taban suyu yüksekliğine ve su tutmasına karşı çok hassas olduğundan yağışlı dönemlerde tarlada göllenme olursa hemen su tahliye edilmelidir.

8. GÜBRELEME:
Kanola tarımında doğru bir gübreleme yapılması için üreticilerin topraklarını analiz yaptırması şarttır. Kanola tarımında yeterli ve dengeli bir gübreleme için kuru ve sulu şartlarda uygulanabilecek gübre form ve dozlarının çeşitli seçenekleri aşağıda çizelge 3’ de belirtilmiştir. Fosforlu gübrelerin ekimden önce toprağa verilmesi, bitkiler tarafından ileri ki gelişme dönemlerinde kolay ve yeterli alınmasını sağlar. Azotlu gübrelerin kanola üretiminde ideal uygulanması üçe bölünerek yapılır. Birinci uygulamada üçte biri ekimden önce veya ekimle birlikte Amonyum sülfat (%21) formunda veya 18-46-0 ile 20-20-0 kompoze gübrelerinden birini kullanarak dekara 25 kg, ikinci uygulamada diğer üçte biri Mart ayı başında üre formunda 10 kg/da , son üçte birlik kısımda Mart ayı sonu veya Nisan ayı başında Amonyum nitrat (%26) formunda olmak üzere 15 kg/da hesabıyla tarlaya verilmesi uygundur. Kanola, yetişme döneminde kükürt besin maddesine diğer bitkilere göre daha fazla ihtiyaç duyduğundan toprakta kükürt noksanlığı varsa, sülfat veya kükürtlü gübrelerin kullanılmasında fayda vardır.
Çizelge 3. Kanola tarımında toprağa uygulanabilecek gübre form ve dozlarından bazı seçenekler.
Uygulama
Gübre Formu Zamanı Uygulanabilecek Miktarlar (kg/da)
1. Uygulamada Amonyum sülfat Ekimde 20 - 25
veya
18-46-0 gübreleri Ekimde 20 - 25
2. Uygulamada Üre Şubat sonu 8 - 10
Mart başı
3. Uygulamada Amonyum nitrat Mart sonu 14 - 15
Nisan başı
8.1. Kanola Tarımında Kullanabileceğimiz Gübre Çeşitleri:
8.2. Azotlu Gübreler:
Azotlu gübreler, Amonyum sülfat (%21 N), Üre (%46 N) ve Amonyum Nitrat (%26 N)’ tır. Bu gübrelerin tümü bitkinin ihtiyacı olan azotu sağlamalarına karşın özellikleri gereği toprak asitliğini nötrleştirmek için tuzlu veya alkali topraklarda Amonyum sülfat ekim öncesi veya ekimde tercih edilmeli, diğer nötr veya asit toprak karakterlerinde üre kullanılabilir. Amonyum nitrat gübresini, İlkbaharda, bitkinin hızlı geliştiği dönemde kullanmak uygundur. Azotlu gübreler topraktan değişik yollarla kayba uğradığından her yıl mutlaka toprağa verilmesi gerekir.
Kanola tarımında, dekardan en yüksek dane verimi alabilmek için yapılan araştırmalar sonucunda saf madde olarak 12-14 kg/da arası azot yeterli olmaktadır. Yapılan araştırmalarda elde edilen sonuçların ekonomik analizi yapılarak gübreye verilen para ve tarladan alınan ürünün geliri olarak değerlendirilmektedir.
8.3. Fosforlu Gübreler:
Sadece fosfor içermesi yönünden en çok bilinen Triple Süperfosfat (%43 - %46 P2O5)’ tır. Eğer toprak analizi sonucu bu gübreye ihtiyaç duyulursa tamamı ekim öncesi toprağa verilip karıştırılmalıdır. Her yıl fosforlu gübrelerle toprağa verdiğimiz fosfor besin maddesinin topraktan yağışlarla yıkanarak kaybı söz konusu değildir. Bu nedenle toprak analizi yaptırmadan her yıl gereksiz yere fosforlu gübre kullanmaktan ve gereksiz masraftan kaçınılmalıdır.
8.4. Potasyumlu Gübreler:
Türkiye toprakları genelde potasyum açısından zenginse de toprak analizleri sonucunda kumsal topraklarda potasyum besin maddesinin az olduğu görülmektedir. Toprak analizleri sonucu tavsiye edilen potasyum gübresi çoğunlukla potasyum sülfat (%50 K2O) formunda ekim öncesi toprak altına yapılacak bir gübreleme ile karşılanır.
8.5. Kompoze Gübreler:
Kompoze gübreler azot, fosfor ve potasyumun belli oranlarda karıştırılmasından yapılmıştır. Trakya çiftçisi en çok 20:20:0, 18:46:0, 26:13:0 ve 15:15:15 kompoze gübrelerini kullanmaktadır. Burada birinci rakam azot, ikinci rakam fosfor, üçüncü rakam ise potasyum miktarını göstermektedir. Özellikle kanola tarımında toprağımızın fosfora ihtiyacı varsa 18-46:0 gübresi ekim öncesi veya ekimle birlikte dekara 25 kg hesabıyla kullanılabilir. Burada şunu belirtmekte yarar var, her yıl kompoze gübrelerin bazı çiftçiler tarafından sürekli kullanılması sonucu tarla topraklarında fosfor fazlalığı söz konusudur. Bu nedenle Toprak analizi sonucunda fosfora ihtiyaç yoksa kompoze gübreler yerine diğer azotlu gübrelerden uygun olanının kullanılması daha ekonomik ve verimli olur.
8.6. Yaprak Gübreleri:
Yaprak gübreleri, son yıllarda ülkemizde de kullanılmaya başlanmıştır. Yaprak gübreleri içerisinde bir veya birden fazla besin maddesi elementi bulunmaktadır. Eğer tarla toprağında taban suyu, su kusması nedeniyle yüksek ve iklimde serin ise soğuk toprak şartlarına bağlı olarak azot, fosfor, çinko gibi herhangi bir besin maddesinin noksanlığı görülebilir. Söz konusu bu besin maddelerinin kanola kökleri ile alımı stres şartlarında zor olacağından, doğal olarak oluşacak bitki besin maddeleri noksanlığı nedeniyle gelişme geriliği, yaprak renklerinde morarma, kahverengileşme ve sararmalar (klorozis) görülebilir. Özellikle bu sorunlar Trakya’da serin geçen Mart ayında ortaya çıkabilmektedir. Eğer kök hastalığı değilse bu sorun, büyük ihtimalle mikro besin maddesi noksanlığıdır. İşte bu şekilde besin maddesi noksanlığından emin olunan kanola tarlalarına, serbest piyasadan Bakanlık kullanım iznine sahip ihtiyaç duyulan besin maddesi noksanlığını karşılayacak yaprak gübreleri temin edilerek, kullanma talimatına göre doğru oranda su ile karıştırılarak uygun bir pülvarizatörle verilmelidir.
Yaprak gübrelerini tek başına, kanola tarımında ekim öncesi veya ilkbaharda kullanılan mineral gübrelere alternatif olarak kullanılması dekardan istenen verim artışını sağlamaz. Unutulmamalıdır ki bitkinin esas besin maddesi, su alma ve toprakta dik durmasını sağlayan kökleridir. Dolayısıyla bitki doğal olarak topraktan normal bir şekilde besin maddelerini alabilir. Ancak toprakta bitki besin maddesi yoksa, iklim ve toprak şartları nedeniyle bitki besin maddesi alınamıyorsa fotosentez organı olan yapraktan bitkiye zorunlu olarak yaprak gübreleri kanalıyla noksan olan besin maddesi verilebilir. Bu şekilde bilinçli gübreleme çiftçilere önemli oranda ekonomik kazançlar sağlayabilir.
9. EKİM NÖBETİ (MÜNAVEBE):
Tarım topraklarının üretim gücünün ve sağlığının korunması, ilaçlara bağımlılığın azaltılması ve üretilen ayçiçeği bitkisinin sağlığı için ekim nöbeti uygulanmalıdır. Tarım yapılan alanlarda aynı bitkinin aynı tarlaya üst üste ekilmesi toprağın fakirleşmesine ve o bitkinin hastalıklarının artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle kanola tarımından yüksek verim alabilmek için mutlaka ekim nöbeti planlaması yapılmalıdır.
Kanola tarımında ekim nöbeti planlamasında dikkat edilecek esaslar:
- Yüzeysel köklü bitkilerle ekim nöbetine girmesi (hububat, pırasa, marul, soğan),
- Az su tüketen hububat gibi bitkilerle ekim nöbetine girmesi,
- Toprağı temizleyen bezelye, soya, fasulye ile ekim nöbetine girmesi,
- Monokültür üretimden kaçınılması,
- Münavebe planında yer alan bitkiler toprağın verimlilik özelliklerini dengelemeli,
Kanolanın gireceği bazı münavebe modelleri şu şekilde olabilir:
1. Model: Soya Fasulyesi + Kanola + Buğday + Mısır
2. Model: Buğday + Kanola + Baklagil + Ayçiçeği
3. Model: Pamuk + Kanola + Şeker pancarı + Kavun-karpuz
4. Model Ayçiçeği + Kanola + Buğday
10. KANOLA TARIMINDA YABANCI OT MÜCADELESİ:
Yabancı ot mücadelesi kanolanın ilk yetişme devresinin ilk ayında çok önem taşır ve yapılması % 20-30 oranında daha fazla verim alınmasını sağlayabilir. Hızlı gelişme yeteneğine sahip yabancı otlar özellikle ilk gelişme devresinde faydalı tarla alanını kaplayarak kanola bitkisinin gelişmesini engelleyerek ve bitki besin maddelerine ortak olarak önemli oranda zarar yaparlar. Kanola bitkisi 30-40 cm boyunda olduğunda gür gelişip, gölge yaparak diğer yabancı otların gelişmesi büyük ölçüde engellemektedir.
Yabancı ot mücadelesi kültürel tedbirlerle, mekanik yollarla ve kimyasal yöntemlerle yapılmaktadır.
10.1. Kültürel Yabancı Ot Mücadelesi:
- Ekimde yabancı ot tohumu bulundurmayan temiz tohumluk kullanılmalıdır.
- Mümkün olduğunca ekim nöbeti yapılmalıdır.
- Rizomlarla vegetatif olarak büyüyüp gelişen ayrık gibi otların toprak işlemesi sırasında kullanılan aletlerle bir tarladan başka bir tarlaya taşınması engellenmelidir.
- Tarla sınırlarındaki yabancı otlar ile de mücadele edilmelidir.
10.2. Kimyasal Yolla Yabancı Ot Mücadelesi:
- Kanola tarımında en ekonomik yabancı ot mücadelesi yabancı ot ilaçları ile yapılır. Kimyasal yabancı ot ilaçları kullanımında aşırı ilaç kullanımından kaçınıp, çevre dostu doğru ilacı, doğru zamanda, gereken dozda ve ayarlı uygun basınçta ilaçlama başlıklarına sahip pülvarizatörle yeterli suyla (30-40 litre/da), rüzgarsız, güneşin etkili olmadığı sabah ve akşam saatlerinde yapılmasına dikkat edilmelidir.
- Kimyasal mücadelede tarlada görülen yabancı ot türlerine göre seçilen ilaçlar kullanım özelliklerine göre ekim öncesi, ekim sonrası veya çıkış sonrası uygulanabilir.
- Kanola tarımında ekim öncesi trifluralin etkili maddeli yabancı ot ilaçları 150 cc/da ölçüsünde pülvarizatörle toprağa uygulanıp goble disk veya diskaro ile 10-12 cm derinliğe iyice karıştırılsa etkili bir yabancı ot kontrolü sağlamaktadır.
- Ekim sonrası çıkış öncesi kullanılan yabancı ot ilaçları tarla yüzeyine atılır ve toprağa karıştırılmaz.
- Çıkış sonrası kullanılan ilaçlarının, yabancı otların 2-4 yaprak olduğu küçük dönemde kullanılması çok etkili olmaktadır. Uygulamada geç kalınırsa kanola bitkilerine zarar verebileceği gibi yabancı otlar da iyi kontrol edilemez.
11. KANOLA HASTALIK VE ZARARLILARI:
Kanolanın önemli zararlıları toprak pireleri, tarla salyongozu, kanola sap hortumlu böceği, lahana böceği ve yaprak bitidir. Özellikle Trakya'da bazı lokasyonlarda lahana böceği zararı fazladır (Resim: 2).
Resim 2: Kanola bitkisinde zararlı lahana böceği.
|
Lahana böceği yaprakların öz suyunu emerek beyazlama yapmakta ve önemli verim kayıplarına neden olmaktadır.
Kanolanın önemli hastalıkları ise mildiyö, kolza kök uru, kurşuni küftür. Trakya'da hastalıklar pek yaygın değildir.
12. KANOLADA TOHUM BAĞLAMA:
Kanola çiçeklenme döneminde tozlanma (döllenme) için çeşidin kendine tozlanmasının az veya çok olmasına bağlı olarak bal arılarına ihtiyaç duyar. Bu nedenle çiçeklenme dönemindeki süre de kanola üretim tarlaları yakınında arı kovanı bulunması harnuplarda (kapsüllerde) döllenme, dane tutmayı artırır. Çiçeklenme ve döllenme bitkide alttan yukarı doğru olmaktadır. Nisan sonu Mayıs ayı başında kanolanın çiçeklenmesi arılara bol miktarda çiçek tozu sağlamaktadır (Resim 3:).

13. HASAT VE DEPOLAMA:
Kanola, havaların sıcak veya yağışlı gitmesine ve çeşitin erkenciliğine bağlı olarak çiçeklenmeden 40 ile 50 gün sonra hasat olumuna gelir. Trakya'da 10 Haziran, Akdenizde 10 Mayıstan itibaren Kanola hasadı yapılabilmektedir. Kanola hasat olumuna geldiğinde bitkilerin sap, yaprak ve kapsülleri tamamen kuruyup sararır, sarı bir renk oluşur. Tohum kahverengine dönüşmüşse hasat zamanı gelmiş demektir. Tohumdaki hasat rutubeti %10-12 düzeyinde olabilir.
Kanola bitkisinde olgunlaşma aşağıdan yukarı doğrudur. Hasatta bitkilerin tam olgunlaşması beklenirse alt kapsüllerde çatlama ve dökülmeler görülür. Erken hasatta ise üst kapsüller tam olgunlaşmadığından hasat kaybı olur. Kanola daneleri çok küçük olduğundan hasada başlamadan önce biçerdöverin ayarları çok iyi yapılmalıdır. Hasatta kayıpları azaltmak için uygun silindir hızı (250-350 devir/dakika), batör-kontrobatör açıklığı, vantilatör, elek ayarları yapılmalıdır. Hasatta biçer döverin ön tablası ayarlı olmalı ve uygun yükseklikten zamanında hasat yapılmalıdır. Fazla yüksekten hasat yarı yatık bitkilerin biçerdöverin ön tablasına alınmasını önleyerek verim kaybına neden olabilir. Dekardan alınan verim ekilen çeşidin verim gücüne ve toprak verimliliği ile iklim koşullarına bağlı olarak 200-350 kg/da arasıdır (Resim: 4).
Emniyetli bir depolama için danelerin rutubeti % 9'u geçmemelidir ve ürün içersinde yaş ot tohumları ve bitki parçaları olmamalıdır. Kanola, kuru ambarlarda depolanmalıdır, aksi halde çok çabuk kızışma olur ve küflenir.
14. SONUÇ:
Sonuç olarak kanola tarımında çiftçilerimiz birim alandan yeterli kazanç elde etmeleri aşağıda belirtilen yetiştirme tekniği esaslarını tam olarak uygulamalarına bağlıdır.
· İyi, mütecanis, keseksiz bir tohum yatağı hazırlığı,
· Her yıl sertifikalı yeni tohumluk kullanılması,
· Zamanında, uygun ekim makinesi ile ekim,
· Ekimden sonra merdane çekilmesi,
· Yabancı ot için zamanında bilinçli bir mücadele,
· Tohum dökümüne fırsat vermeden zamanında hasat,
· Depolamada tane rutubetin % 9’ın altında olması gerekir.
Kanola tarımı konusunda daha geniş teknik bilgi almak isteyenler en yakın Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı Araştırma Enstitüleri ile Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerine başvurdukları takdirde kendilerine yardımcı olunacaktır. ÜRÜNÜNÜZ BOL VE BEREKETLİ OLSUN.
YARARLANILAN KAYNAKLAR:
Algan, N., 1991. “Çukurova Bölgesinde Kışlık 2.Ürün Olarak Yetiştirilebilecek Bazı Yemlik
Kolza (B.nappus ssp.rapifiera) Çeşitlerinin Verim ve Diğer Bazı Özellikleri Üzerine
Araştırmalar”. 1.Çukurova Tarım Kongresi 9-11 Ocak 1991, Adana.
Algan, N:, 1990. “Kanola Tarımında Çeşit Sorunu ve Agroteknik Yöntemler”, TOKB Ege
Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Menemen, İzmir.
Arnaud, F., 1989. “L’evoution des surfaces et des varietes de colza en France” Colza d’hiver
1989/90, France.
Atakişi, İ.K, 1991. “Yağ Bitkileri Yetiştirme ve Islahı”, T.Ü Tekirdağ Ziraat Fakültesi Yayın
No: 148, Ders Kitabı No : 10, Tekirdağ.
DİE, Çeşitli Yıllar, “Tarımsal Yapı ve Üretim” Ankara.
İnan, İ.H., Gaytancıoğlu, O., 1996. “Türkiye’de Ayçiçeği Tarımı ve Bitkisel Yağ Sanayiinin
Ekonomik Yapısı”T.Ü Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi Cilt 4, Tekirdağ
Süzer, S. 2001. Kanola Tarımı. Marmara'da TARIM. Yayın No: 77-78:38-43.
Süzer, S. 2001. Destek Kapsamına Alınan Kanola Tarımı. CİNETARIM,Yıl:5, Sayı:38:38-9.
Öğütçü, Z. Ve Ö. Kolsarıcı, 1979. Kolzanın Yetiştirme Tekniği ve Islahı.
Kroeze, H.F, 1987. “Dünyadaki Bitkisel Yağ Üretimi”, Tebliğler ve Panel, İ.K.V Yayınları,
İstanbul Matbaası, s.21-28, İstanbul.
Oil Word, 1995. “The 95/96 Outlook for Rapeseed” Oıl Word Annual 1995, s.36-37,
Almanya.
Sezgin. S. ve N. Yıldız., 1992. Yağ Bitkisi Olarak Kanolanın Önemi ve Çukurova Tarım
İşletmesi Müdürlüğünde Kanola Tarımı. TİGEM. Yıl:7, Sayı:37:13-19.
Shahidi, F., 1990. Rapeseed and Canola :Global Production and Distibution Chapter 1, Grain
Research Laboratory Quality of Canadian and Flaxseed Cargoes.1989-1990 Crop
Yearcargo Bulletin, No.260, Canada.
Not: Bu sayfa Dr. Sami SÜZER'in
Kanola hakkındaki bilgilerini içerir.
Dr. Sami SÜZER
Ziraat Yüksek Mühendisi
Yetiştirme Tekniği Bölüm Başkanı
Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü, EDİRNE
Suzersami@yahoo.com